Sayfalar

6 Mart 2015 Cuma

Kaderine sahip çık!

Rejim ve sınırlar tehlikede Ülke kaosa sürükleniyor
 “Seçimden sonra iç çatışma çıkabilir” 

Kaderine sahip çık!
 
Türk milletinin 7 Haziran’da önüne gelecek sandıkta kaderine sahip çıkması uyarısında bulunan Tantan, Türkiye’nin, içeride ve dışarıda derin krizler yaşadığını söyledi. Tantan, “İktidar partisinin izlediği teslimiyetçi politikalar, Süleyman Şah Türbesi’nin taşınmasıyla bir kez daha perçinlenmiş oldu” dedi.

İç çatışma çıkabilir
 

Türkİye’nin kaosa sürüklendiğini kaydeden Tantan, şöyle konuştu: Türk milleti sandığa sahip çıkmazsa, üniter yapı ile birlikte rejim ve sınırlar değişecek, kimlik, güç ve itibar kaybedeceğiz. Ülkede kaos artacak, iç çatışma çıkacak, milli birlik ve beraberliğimiz büyük darbe alacaktır.

Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan, emperyalist güçlerin politikaları ve AKP yönetimi tarafından Türkiye’nin kaosa sürüklendiğini belirterek Türk milletinin 7 Haziran seçimlerinde önüne konulacak sandıkta kendi kaderine sahip çıkması uyarısında bulundu. Tantan, Türkiye’nin, içeride ve dışarıda derin krizler yaşadığını söyledi, şöyle dedi: 

“İktidar partisinin izlediği teslimiyetçi politikalar, Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu’nun taşınmasıyla bir kez daha perçinlemiş oldu. Bu operasyonun en önemli sonucu, IŞİD ve PKK’nın arkasındaki kullanıcı güçlerin Türkiye’ye tehdidini açığa çıkarmış olmasıdır. Bu bölgedeki gelişmeler, yönetici kadrolar tarafından anlık değerlendirmelere tabi tutulsa da süreç aslında 1980 ve öncesinden beri uygulanan projenin devamıdır. Devletin arşivlerinde konuyla ilgili yeteri kadar bilgi ve belge mevcuttur. Ancak, bu bilgiler halktan bilinçli olarak saklanmaktadır.”

Ateş çemberinde

 

Tantan, BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) adı altında Afganistan ve Irak’la başlayan işgalin, Libya ve Suriye ile devam ettirildiğini öne sürerek şöyle devam etti:“Bugün enerji kaynaklarına el konulan Libya paramparça olmuş. Suriye’nin durumu ise herkesin malumu. Nitekim Condoleezza Rice’ın masaya koyduğu BOP ve bunu yansıtan haritası, zihinlerde tazeliğini koruyor. 

Emperyal güçlerin, merkezi Orta Doğu olan ve Kuzey Afrika’dan Hazar’a kadar uzanan enerji kaynaklarına sahip olma, enerji yollarının güvenliğini tesis etme mücadelesi, Türkiye’yi de ateş çemberinin tam ortasına atmıştır. Ne yazık ki, bugünkü parlamento milletimizi bu kumpastan kurtaracak kabiliyete ve basirete sahip değildir. Ayrıca, kendilerine iktidar ve muhalefet imkanı sağlayan güçlere de karşı koyamıyorlar.”

Siyasette kirlilik
 

Bu durum tabii olarak iç politikaya da yansıdığını, siyasetteki kirlilik ve kimliksizlik, çıkarların öne çıkması, halkın siyasetten soğutulmasının, Türkiye’yi kaos ortamına sürüklediğini kaydeden Tantan, şöyle konuştu:  

“İktidar partisi ve muhalefet, 7 Haziran’a giderken her zaman olduğu gibi yine kendi çıkarlarının peşinde ter döküyor. Terör örgütü PKK ile yürütülen pazarlıkların ortaya saçılan ayrıntılarına bakıldığında, Türkiye’yi sıkıntılı günlerin beklediği aşikardır. 

 Eğer Türk milleti sandığa ve kendi kaderine sahip çıkmazsa, seçimden sonra şunlar yaşanabilecektir: Üniter yapı ile beraberinde rejim ve harita yani sınırlar değişecek, Türkiye Cumhuriyeti Devleti kimlik, güç ve itibar kaybedecek, ülkede kaos artacak, bireylerin yaşam, eğitim, sağlık ve iş güvenliği ortadan kalkacak, çevre ülkelerde olduğu gibi, iç çatışmalar yoğunlaşacak, toplumda derin yaralar açılacak, milli birlik ve beraberlik darbe alacaktır.”










Sadettin TANTAN Türkiye'nin aradığı Liderdir.



Genel Başkanım Sn.Sadettin TANTAN ile gurur ve onur duyuyorum.Böyle bir Devlet Adamı ile aynı yolda yürümek, izinden gitmek, benim için Şereftir.(!)
Dürüst Adam,Cesur Yürek,Adam gibi Adam Sadettin TANTAN bu memleketin sana ihtiyacı var.(!)
Bu ülkede cesur operasyonel faaliyette bulunan,gerçekleri söyleyen pek azdır.Sn Genel Başkanım Türkiye'nin aradığı Liderdir.

Saygılarımla....

Erkan MACİT  7-3-2015




















4 Ekim 2014 Cumartesi

BAYRAM MESAJI




















TÜM TÜRK DÜNYASININ,İSLAM ÇATISI ALTINDAKİ COĞRAFYANIN BARIŞ VE HUZUR İÇERSİNDE BİR BAYRAM GEÇİRMESİ TEMENNİSİ İLE

KURBAN BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN..

ERKAN MACİT

GÜNGÖREN İLÇE BAŞKANI

13 Ağustos 2014 Çarşamba

Şehzade Bilal’in vakfı uçarken, Fatih Sultan Mehmet’in vakfı göçmüş!.




Şehzade Bilal’in vakfı uçarken, Fatih Sultan Mehmet’in vakfı göçmüş!..

27 Şubat 2014, 16:27

Sn Genel Başkanımız Sadettin Tantanın gazetelere verdiği Demeç,,

.

TÜRGEV (Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı) 1996 yılında 5 milyar lirayla kurulmuş.
Baş­ba­ka­n’­ın oğ­lu Bi­lal Er­do­ğa­n’­ın yö­ne­ti­ci­le­ri ara­sın­da bu­lun­du­ğu TÜR­GEV (Tür­ki­ye Genç­lik ve Eğitime Hizmet Vak­fı) 1996 yı­lın­da 5 mil­yar li­ray­la ku­rul­muş.
Va­kıf 2012 yı­lın­da 156 mil­yon (1996’nın pa­ra he­sa­bı­na gö­re 156 tril­yon) li­ra­lık malvar­lı­ğı be­ya­nın­da bu­lun­muş.
Böy­le­ce sa­hip ol­du­ğu var­lık­lar 16 yıl­da ‘31 bin ka­t’ art­mış.
Bu­na “Ro­yal Pro­to­col” ad­lı şir­ke­tin, bir ke­re­de ya­tır­dı­ğı 100 mil­yon do­lar (yak­la­şık 220 mil­yar li­ra) da­hil de­ğil!
Ra­kam­la­rın da söy­le­di­ği gi­bi, Bi­lal Er­do­ğa­n’­ın yö­ne­ti­ci­si ol­du­ğu TÜR­GEV, AKP ik­ti­da­rı dö­ne­min­de ade­ta uç­muş!
Yurt Par­ti­si Ge­nel Baş­ka­nı ve bir za­man­la­rın ef­sa­ne po­lis şe­fi Sa­det­tin Tan­tan ise TÜR­GEV uçar­ken, Fa­tih Sul­tan Meh­me­t’­in mi­ra­sı olan Ok­mey­da­nı Vak­fı­’nın göç­tü­ğü­nü öne sü­rü­yor.
“İk­ti­dar her fır­sat­ta Os­man­lı İm­pa­ra­tor­lu­ğu­’nu ör­nek mo­del ola­rak gös­te­ri­yor, ‘Ye­ni Os­man­lı­’ açı­lı­mı ya­pı­yor. Yi­ne her fır­sat­ta ‘ec­da­dı­mı­z’ slo­ga­nı­na sa­rı­lı­yor. Bun­la­rın ço­ğu ya­lan. As­lın­da yap­tık­la­rı say­gı­sız­lık­tır” di­yen Tan­tan, id­di­alı çı­kı­şı­nı şöy­le sür­dü­rü­yor:
“Os­man­lı Dev­le­ti­’n­de top­lu­mun ba­zı ih­ti­yaç­la­rı­nın kar­şı­lan­ma­sı, zen­gin­le­rin kur­duk­la­rı va­kıf­la­ra bı­ra­kıl­mış­tır. Ta­ri­hin sey­ri için­de va­kıf­lar sos­yal, eko­no­mik, eği­tim, sağ­lık, sa­nat, mi­ma­ri, ula­şım ve ba­yın­dır­lık alan­la­rın­da önem­li rol­ler oy­na­mış­tır. Ve hat­ta o gün­kü si­lah­lı kuv­vet­le­rin lo­jis­ti­ği de va­kıf­lar­ca sağ­lan­mış­tır. Va­kıf, bir kim­se­nin ma­lı­nın bir kıs­mı­nı ve­ya ta­ma­mı­nı ha­yır işi­ne, di­ni ve­ya sos­yal bir hiz­me­te ebe­di­yen tah­sis et­me­si­dir. Vak­fi­ye de, ka­dı hu­zu­run­da dü­zen­le­nen, va­kıf şart­la­rı­nı be­lir­ten söz­leş­me­dir.”

Tan­tan çar­pı­cı açık­la­ma­la­rı­na de­vam edi­yor:
“Fa­tih Sul­tan Meh­me­t’­in üç vak­fı var­dır. Aya­soy­fa ve Ye­ni Ca­mi Vak­fı, Eyüp Vak­fı ile Ok­mey­da­nı Vak­fı. Ok­mey­da­nı top­lam 2000 dö­nüm alan üze­ri­ne ku­ru­lu. Yer­le­şik nü­fus 100 bi­ne ya­kın. İk­ti­dar 2008 Şu­ba­tı’ın­da bir ‘Ta­kas Ya­sa­sı­’ çı­kar­dı. Bu­na gö­re 2000 dö­nüm ara­zi­nin kar­şı­lı­ğı ola­rak Ok­mey­da­nı Vak­fı­’na Ke­mer­bur­ga­z’­da 200 dö­nüm yer ver­di­ler. San­ki çok gü­zel bir şey yap­mış­lar gi­bi her yer­de de ‘Fa­ti­h’­in hak­kı­nı ver­di­k’ di­ye ko­nuş­tu­lar! Da­ğın ba­şın­da­ki 200 dö­nüm ye­ri, şeh­rin gö­be­ğin­de bu­lu­nan 2000 dö­nüm­lük çok de­ğer­li ara­ziy­le kı­yas­la­dı­ğı­nız­da de­ve­de ku­lak kal­dı­ğı­nı gö­rü­yor­su­nuz! Han­gi hak­kı ver­miş­ler?”
Tan­tan bu çı­kı­şı, AK­P’­nin çok sa­vun­du­ğu Os­man­lı­’ya bi­le iha­net et­ti­ği­ni an­lat­mak için yap­tı­ğı­nı söy­lü­yor.
“Na­sıl iha­net edil­di?” so­ru­su­na da ce­va­bı ha­zır:
“Ok­mey­da­nı, İs­tan­bu­l’­un fet­hin­de Os­man­lı ok­çu­la­rı­nın mev­zi­len­di­ği mey­dan­dır. Bu ta­rih­ten son­ra Fa­tih Sul­tan Meh­met ta­ra­fın­dan ok­çu­la­rın ta­lim ala­nı ola­rak vak­fe­dil­miş­tir. Fa­tih, fet­hi Ok­mey­da­nı­’n­dan yö­net­miş­tir. Ok­mey­da­nı ala­nı, 2010 yı­lı­na ka­dar Fa­tih Sul­tan Meh­met Vak­fı­’nın ta­pu­lu ara­zi­siy­di. Bu ta­rih­ten son­ra vak­fa, Ke­mer­bur­ga­z’­da­ki 200 dö­nüm­lük ara­zi­yi tah­sis et­ti­ler. Okmeydanı’ndaki ala­nı, ya­pı­lan pro­to­kol­ler doğ­rul­tu­sun­da ön­ce Ha­zi­ne­’nin, da­ha son­ra da be­le­di­ye­nin mül­ki­ye­ti­ne ge­çir­di­ler. Ya­ni ye­ni bir rant yağ­ma­sı­nın alt­ya­pı­sı­nı oluş­tur­du­lar!”
Soh­bet sı­ra­sın­da yö­nelt­ti­ğim “A­ma Ok­mey­da­nı­’n­da­ki yağ­ma­nın baş­lan­gı­cı geç­mi­şe da­yan­mı­yor mu?” so­ru­su­nu ise şöy­le ce­vap­lı­yor:
“E­vet doğ­ru. So­run 1950’de baş­la­dı. Va­kıf se­ne­di ile Ok­mey­da­nı­’n­da ya­pı­laş­ma ve yer­le­şim ya­sak­lan­mış­tı. Os­man­lı dö­ne­min­de, Ok­çu­lar der­ga­hı, na­maz­gah, men­zil ve ni­şan taş­la­rı dı­şın­da bu alan­da her­han­gi bir ya­pı­laş­ma­ya gi­dil­me­miş­ti. Cum­hu­ri­ye­tin ilk yıl­la­rın­da da böl­ge ko­ru­ma al­tın­day­dı. 1950 yı­lın­dan iti­ba­ren, ya­ni De­mok­rat Par­ti ik­ti­da­rıy­la kon­trol­süz bir yer­le­şim baş­la­dı. İs­tan­bu­l’­a olan yo­ğun göç­le bir­lik­te, Ok­mey­da­nı­’n­da ön­le­ne­me­yen bir ara­zi ve ya­pı yağ­ma­sı ya­şan­dı, va­kıf ara­zi­si man­tar gi­bi bi­ten bi­na­lar­la dol­du. Bi­na­lar, ev­ler, ar­sa­lar za­man için­de el de­ğiş­ti­rin­ce, için­den çı­kıl­maz bir hak­lar so­ru­nu oluş­tu. Ok­mey­da­nı­’n­da ya­şa­yan­lar ara­zi sa­hi­bi olan vak­fın da­va­la­rıy­la kar­şı kar­şı­ya kal­dı. Sa­tın ala­rak otur­duk­la­rı bi­na­lar­da sü­rek­li yı­kım, sü­rek­li çı­ka­rıl­ma en­di­şe­si ile ya­şa­dı­lar. Mil­li Em­la­k’­la ya­pı­lan pro­to­kol­le, ara­zi­nin be­le­di­ye­ye dev­ri­ne ka­dar mülk sa­hip­le­ri­nin el­le­rin­de­ki tüm alım sa­tım bel­ge­le­ri iş­lev­siz­di. Çün­kü bu­ra­da­ki mül­kün ve ta­pu­nun tek sa­hi­bi 2010 yı­lı­na ka­dar Fa­tih Sul­tan Meh­met Vak­fı idi. Ta­kas­la son dar­be­yi AKP vur­muş­tur. Ya­ni 2000 dö­nüm­lük pa­ha bi­çil­mez ara­zi, da­ğın ba­şın­da­ki 200 dö­nüm­lük top­rak­la ta­kas edil­miş­tir!”

Sö­zü faz­la uzat­ma­ya ge­rek yok.
Bü­yük im­pa­ra­tor Fa­tih Sul­tan Meh­met, 1432-1481 yıl­la­rı ara­sın­da ya­şa­dı.
Bi­ze İs­tan­bul gi­bi dün­ya­nın en gü­zel ken­ti­ni ar­ma­ğan eder­ken he­nüz 21 ya­şın­day­dı.
Ama o dö­nem­ler çok ge­ri­de kal­dı!
Şim­di “şeh­za­de­ler” dö­ne­min­de­yiz.
Şeh­za­de ne bu­yu­rur­sa “o” olu­yor!
Tü­yü bit­me­miş ye­tim hak­kıy­la vak­fa ba­ğış (!) ya­pan­lar da “Şeh­za­de­miz böy­le bu­yur­du!” di­yorBaş­ba­ka­n’­ın oğ­lu Bi­lal Er­do­ğa­n’­ın yö­ne­ti­ci­le­ri ara­sın­da bu­lun­du­ğu TÜR­GEV (Tür­ki­ye Genç­lik ve Eğitime Hizmet Vak­fı) 1996 yı­lın­da 5 mil­yar li­ray­la ku­rul­muş.
Va­kıf 2012 yı­lın­da 156 mil­yon (1996’nın pa­ra he­sa­bı­na gö­re 156 tril­yon) li­ra­lık malvar­lı­ğı be­ya­nın­da bu­lun­muş.
Böy­le­ce sa­hip ol­du­ğu var­lık­lar 16 yıl­da ‘31 bin ka­t’ art­mış.
Bu­na “Ro­yal Pro­to­col” ad­lı şir­ke­tin, bir ke­re­de ya­tır­dı­ğı 100 mil­yon do­lar (yak­la­şık 220 mil­yar li­ra) da­hil de­ğil!
Ra­kam­la­rın da söy­le­di­ği gi­bi, Bi­lal Er­do­ğa­n’­ın yö­ne­ti­ci­si ol­du­ğu TÜR­GEV, AKP ik­ti­da­rı dö­ne­min­de ade­ta uç­muş!
Yurt Par­ti­si Ge­nel Baş­ka­nı ve bir za­man­la­rın ef­sa­ne po­lis şe­fi Sa­det­tin Tan­tan ise TÜR­GEV uçar­ken, Fa­tih Sul­tan Meh­me­t’­in mi­ra­sı olan Ok­mey­da­nı Vak­fı­’nın göç­tü­ğü­nü öne sü­rü­yor.
“İk­ti­dar her fır­sat­ta Os­man­lı İm­pa­ra­tor­lu­ğu­’nu ör­nek mo­del ola­rak gös­te­ri­yor, ‘Ye­ni Os­man­lı­’ açı­lı­mı ya­pı­yor. Yi­ne her fır­sat­ta ‘ec­da­dı­mı­z’ slo­ga­nı­na sa­rı­lı­yor. Bun­la­rın ço­ğu ya­lan. As­lın­da yap­tık­la­rı say­gı­sız­lık­tır” di­yen Tan­tan, id­di­alı çı­kı­şı­nı şöy­le sür­dü­rü­yor:
“Os­man­lı Dev­le­ti­’n­de top­lu­mun ba­zı ih­ti­yaç­la­rı­nın kar­şı­lan­ma­sı, zen­gin­le­rin kur­duk­la­rı va­kıf­la­ra bı­ra­kıl­mış­tır. Ta­ri­hin sey­ri için­de va­kıf­lar sos­yal, eko­no­mik, eği­tim, sağ­lık, sa­nat, mi­ma­ri, ula­şım ve ba­yın­dır­lık alan­la­rın­da önem­li rol­ler oy­na­mış­tır. Ve hat­ta o gün­kü si­lah­lı kuv­vet­le­rin lo­jis­ti­ği de va­kıf­lar­ca sağ­lan­mış­tır. Va­kıf, bir kim­se­nin ma­lı­nın bir kıs­mı­nı ve­ya ta­ma­mı­nı ha­yır işi­ne, di­ni ve­ya sos­yal bir hiz­me­te ebe­di­yen tah­sis et­me­si­dir. Vak­fi­ye de, ka­dı hu­zu­run­da dü­zen­le­nen, va­kıf şart­la­rı­nı be­lir­ten söz­leş­me­dir.”

Tan­tan çar­pı­cı açık­la­ma­la­rı­na de­vam edi­yor:
“Fa­tih Sul­tan Meh­me­t’­in üç vak­fı var­dır. Aya­soy­fa ve Ye­ni Ca­mi Vak­fı, Eyüp Vak­fı ile Ok­mey­da­nı Vak­fı. Ok­mey­da­nı top­lam 2000 dö­nüm alan üze­ri­ne ku­ru­lu. Yer­le­şik nü­fus 100 bi­ne ya­kın. İk­ti­dar 2008 Şu­ba­tı’ın­da bir ‘Ta­kas Ya­sa­sı­’ çı­kar­dı. Bu­na gö­re 2000 dö­nüm ara­zi­nin kar­şı­lı­ğı ola­rak Ok­mey­da­nı Vak­fı­’na Ke­mer­bur­ga­z’­da 200 dö­nüm yer ver­di­ler. San­ki çok gü­zel bir şey yap­mış­lar gi­bi her yer­de de ‘Fa­ti­h’­in hak­kı­nı ver­di­k’ di­ye ko­nuş­tu­lar! Da­ğın ba­şın­da­ki 200 dö­nüm ye­ri, şeh­rin gö­be­ğin­de bu­lu­nan 2000 dö­nüm­lük çok de­ğer­li ara­ziy­le kı­yas­la­dı­ğı­nız­da de­ve­de ku­lak kal­dı­ğı­nı gö­rü­yor­su­nuz! Han­gi hak­kı ver­miş­ler?”
Tan­tan bu çı­kı­şı, AK­P’­nin çok sa­vun­du­ğu Os­man­lı­’ya bi­le iha­net et­ti­ği­ni an­lat­mak için yap­tı­ğı­nı söy­lü­yor.
“Na­sıl iha­net edil­di?” so­ru­su­na da ce­va­bı ha­zır:
“Ok­mey­da­nı, İs­tan­bu­l’­un fet­hin­de Os­man­lı ok­çu­la­rı­nın mev­zi­len­di­ği mey­dan­dır. Bu ta­rih­ten son­ra Fa­tih Sul­tan Meh­met ta­ra­fın­dan ok­çu­la­rın ta­lim ala­nı ola­rak vak­fe­dil­miş­tir. Fa­tih, fet­hi Ok­mey­da­nı­’n­dan yö­net­miş­tir. Ok­mey­da­nı ala­nı, 2010 yı­lı­na ka­dar Fa­tih Sul­tan Meh­met Vak­fı­’nın ta­pu­lu ara­zi­siy­di. Bu ta­rih­ten son­ra vak­fa, Ke­mer­bur­ga­z’­da­ki 200 dö­nüm­lük ara­zi­yi tah­sis et­ti­ler. Okmeydanı’ndaki ala­nı, ya­pı­lan pro­to­kol­ler doğ­rul­tu­sun­da ön­ce Ha­zi­ne­’nin, da­ha son­ra da be­le­di­ye­nin mül­ki­ye­ti­ne ge­çir­di­ler. Ya­ni ye­ni bir rant yağ­ma­sı­nın alt­ya­pı­sı­nı oluş­tur­du­lar!”
Soh­bet sı­ra­sın­da yö­nelt­ti­ğim “A­ma Ok­mey­da­nı­’n­da­ki yağ­ma­nın baş­lan­gı­cı geç­mi­şe da­yan­mı­yor mu?” so­ru­su­nu ise şöy­le ce­vap­lı­yor:
“E­vet doğ­ru. So­run 1950’de baş­la­dı. Va­kıf se­ne­di ile Ok­mey­da­nı­’n­da ya­pı­laş­ma ve yer­le­şim ya­sak­lan­mış­tı. Os­man­lı dö­ne­min­de, Ok­çu­lar der­ga­hı, na­maz­gah, men­zil ve ni­şan taş­la­rı dı­şın­da bu alan­da her­han­gi bir ya­pı­laş­ma­ya gi­dil­me­miş­ti. Cum­hu­ri­ye­tin ilk yıl­la­rın­da da böl­ge ko­ru­ma al­tın­day­dı. 1950 yı­lın­dan iti­ba­ren, ya­ni De­mok­rat Par­ti ik­ti­da­rıy­la kon­trol­süz bir yer­le­şim baş­la­dı. İs­tan­bu­l’­a olan yo­ğun göç­le bir­lik­te, Ok­mey­da­nı­’n­da ön­le­ne­me­yen bir ara­zi ve ya­pı yağ­ma­sı ya­şan­dı, va­kıf ara­zi­si man­tar gi­bi bi­ten bi­na­lar­la dol­du. Bi­na­lar, ev­ler, ar­sa­lar za­man için­de el de­ğiş­ti­rin­ce, için­den çı­kıl­maz bir hak­lar so­ru­nu oluş­tu. Ok­mey­da­nı­’n­da ya­şa­yan­lar ara­zi sa­hi­bi olan vak­fın da­va­la­rıy­la kar­şı kar­şı­ya kal­dı. Sa­tın ala­rak otur­duk­la­rı bi­na­lar­da sü­rek­li yı­kım, sü­rek­li çı­ka­rıl­ma en­di­şe­si ile ya­şa­dı­lar. Mil­li Em­la­k’­la ya­pı­lan pro­to­kol­le, ara­zi­nin be­le­di­ye­ye dev­ri­ne ka­dar mülk sa­hip­le­ri­nin el­le­rin­de­ki tüm alım sa­tım bel­ge­le­ri iş­lev­siz­di. Çün­kü bu­ra­da­ki mül­kün ve ta­pu­nun tek sa­hi­bi 2010 yı­lı­na ka­dar Fa­tih Sul­tan Meh­met Vak­fı idi. Ta­kas­la son dar­be­yi AKP vur­muş­tur. Ya­ni 2000 dö­nüm­lük pa­ha bi­çil­mez ara­zi, da­ğın ba­şın­da­ki 200 dö­nüm­lük top­rak­la ta­kas edil­miş­tir!”

Sö­zü faz­la uzat­ma­ya ge­rek yok.
Bü­yük im­pa­ra­tor Fa­tih Sul­tan Meh­met, 1432-1481 yıl­la­rı ara­sın­da ya­şa­dı.
Bi­ze İs­tan­bul gi­bi dün­ya­nın en gü­zel ken­ti­ni ar­ma­ğan eder­ken he­nüz 21 ya­şın­day­dı.
Ama o dö­nem­ler çok ge­ri­de kal­dı!
Şim­di “şeh­za­de­ler” dö­ne­min­de­yiz.
Şeh­za­de ne bu­yu­rur­sa “o” olu­yor!
Tü­yü bit­me­miş ye­tim hak­kıy­la vak­fa ba­ğış (!) ya­pan­lar da “Şeh­za­de­miz böy­le bu­yur­du!” di­yor 

26 Temmuz 2014 Cumartesi

BAYRAM MESAJI



                                                   

TÜM TÜRKİYEMİZİN,YURTSEVER  VE AZİZ MİLLETİMİZİN VE BÜYÜK İSLAM

CAMİASININ 
RAMAZAN BAYRAMINI TEBRİK EDER.SEVGİNİN VE HUZURUN

HAKİM OLDUĞU BİR BAYRAM DİLERİZ.


BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN!


YURT PARTİSİ
GÜNGÖREN İLÇE TEŞKİLATI

TÜRKİYE SİYASİ OTORİTESİNİ KULLANAMIYOR! BAĞIMLIDIR.


   
   Baştan sona kadar bağımlı bir siyasi çizgi ile yönetiliyoruz.Hiçbirimizin onaylamayacağı şeyler malesefki algı yöntemi ile beyinlerimize empoze ediliyor.
Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olarak onaylamayacağımız şeyler için ortam yumuşatılarak onaylamamız isteniyor.Siyasi Erk kendi otoritesini kullanamayan bir hükümettir.Bu bağlamda kınamalar,etrafa gaz verir gibi konuşmalar ve mitingler ile kahramanlık hikayeleri anlatmaktadır.Türkiye siyasi sahnesine nasıl geldikleri ve kimler tarafından getirildikleri apaçık belli olan AKP iktidarının Son 10 yılda Türkiyede algı adına neler yaptıkları ve birçok olumsuz şartları Türkiyeye yaşattıkları apaçık ortadadır.10 yıl önce PKK bitme bitirilme noktasında temizlenme operasyonunda iken,Bugün PKK ve Bebek Katili ile pazarlıklar yapılıp masaya oturulmaktadır.Bunlar tamamen bir proje ürünüdür.10 yıl önce Akp Cemaatler ile hareket edip rol oynarken çıkarlar ters düşünce bugün Türkiye cemaatler ve kamplaşmalar ülkesi olmuştur.Ve çıkarları adına Kurumları tehlikeye sokmuşlardır.

Türkiyedeki İktidar milletin duyguları ile oynamayı çok iyi biliyor,algı yönetimini çok iyi biliyor,teşkilatlanma adına heryere nüfus ederek kan emici yarasa gibi Türk milletinin altını oyan bir sistem kurmuşlardır.Ve sistem kendi içersinde işlemektedir
Yolsuzluk adına,Rant adına ne varsa herkes kendi heybesini doldurma adına bu yola çıkmıştır.Ve teşkilat birer yiyici gibidir.Takiye yapan halkın milletin gözünü dindarlıkla boyayan bu zihniyet sistemi AKP nin Tüm teşkilat sisteminde aynen harfiyen işlemektedir.Mİlleti düşünen millet için fayda sağlayan yoktur.

Hizmet adına yapılan tüm projeler Yollar,ulaşım sistemleri,yapılar,ve sosyal paylaşım alanları,köprüler,hizmet ulaşım araçları.hepsinin yapımında gidilen sistem şaibelidir.Halk için değil kendi cebimi doldurayım mantığı vardır.Bugün milletimize dayatmak istenilen "Çalsında Bizimkisi Çalsın" mantığıdır.Sistem kokuşmuşluk içersindedir.Bu yanlıştır.

Türkiye yeni bir yapılanmaya giriyor.Bu yeni yapılanma kendi içersinde bazı yanlışları görecek ve doğruyu bulacaktır.Ben buna inanıyorum.Bizler duruşumuzdan taviz vermedik vermeyeceğizde.Akp iktidarının yolsuzlukları ve Türkiye milletinin bölünmez bütünlüğünü bozan girişimleri ergeç yargılanma noktasında bir gün önümüze çıkacaktır.Yolsuzluğa bulaşmış ve Türkiyenin siyasi geleceğini karartan bir iktidarın karşısında olmak Aziz millletimizin çıkarlarını korumak öncelikli görevimizdir.


Erkan MACİT
Yurt Partisi Güngören
İlçe Başkanı



19 Temmuz 2014 Cumartesi

TÜRKİYE DIŞ POLİTİKASINA ÇEKİ DÜZEN VERMELİ


      Türkiyenin izlemiş olduğu dış politika uzun süredir uyarmamıza rağmen gerçekleri görüp hükümet erkini eleştirmemize rağmen hala alt seviyelerde ve Türkiyenin elinde bulunan imkan ve jeopolitik konumunu iyi kullanamayan ve baskınlığını istikrarlılığını sürdüremeyen bir hükümet ile karşı karşıyayız.Malesef  hükümet dış politika olarak başarısız bir tablo çiziyor.Ortadoğu Projesinin savunuculuğunu yapıyor.Defalarca söyledik ve eleştirdik.Eğer siz Ortadoğuda denge kurmak istiyorsanız birleştirici olmalı vede Ağırlığınızı koymalısınız.

   Dünya konjukturunde Türkiye diğer yabancı Devletler açısından büyük bir güç.Elimizdeki imkanlar hiçbir ülkeye nasip olmayacak şekilde bize bahşolunmuş.Ama Dış politika olarak neredeyse çökmüş konumdayız
Sınırlarımız arap saçı gibi güney ve güneydoğu sınırlarımız delik deşik giren çıkan nasıl kayıt altına alınıyor kimse bilmiyor.Suriyeli mültecilere kucak açarak insani sınavı geçen Türkiye, krize yönelik politik duruşunda ciddi yanlışlar yaptı. Bunun da bedelini hem Suriye halkı ödüyor, hem Türkiye. Sınırda insanlarımız ölüyor, bölge toplumsal patlamalara gebe, mezhepsel gerginlik artıyor ve şimdiye kadar görmediğimiz bir terör türü riskiyle karşı karşıyayız. Kısaca Suriye krizi, taşıdığı riskler dolayısıyla Türkiye’nin en önemli iç ve dış politika meselesi. Türkiye bu krizi yönetemedi.Diğer yandan Mısır ile ayrı bir dış politika stratejisi yaşandı sonuç ortada Mısırla herşey kesildi.

Artık hükümetin, ‘Suriye bizim arka bahçemiz, Ortadoğu’yu yeniden dizayn ederiz’ hamasetinden vazgeçmesi gerek. Suriye’de rejim değişikliği politikasını bir yana bırakıp krizin yarattığı riskleri minimize edici politikalara öncelik vermekte yarar var.
"Ortadoğuda haberimiz olmadan yaprak kımıldamaz kuş Uçmaz" edebiyatını bir kenara bırakıp artık gerçekleri görmenin zamanıdır.Malesefki üst üste yapılan dış politika hataları ortadoğu sınırlarımızın yeniden şekillenmesine ve bazı aktörlerin çıkmasına veyahut çıkarılmasına yol açmıştır.Musul ve Kerkükle başlayan kriz ve tırmanan gerilim konsolosluktaki askerlerimiz, (Işid tarafından) rehine tutulan ve ek olarak Kerkükteki Türkmen gardaşlarımızın katledilmeleri Musul ve Kerkükteki Petrol sorunu,Türkiyenin buraya gerekli müdaheleyi yapamaması, adeta tırsak kaplan gibi olması,Ortadoğuda krizi dahada tırmandırmış üst seviyelere getirmiştir.
Bölgedeki enerji havzalarına ve enerji nakil hatlarının güvenliğine sahip çıkmak isteyen emperyal güçlerin kendi aralarında da kavgalar var. Türkiye dünyadaki bütün örgütlerin savaş alanına döndü. Irak ve Suriye’ye Türkiye üzerinden gidiliyor. El Kaide örgütü, Amerika onunla savaşıyormuş gibi yapsa da Amerika’nın himayesinde bir örgüt. El Nusra örgütünün elemanlarının kimler tarafından eğitildiği biliniyor. IŞİD de El Kaide’nin bir yan kolu. Onun da beslendiği alanlar belli. El Nusra, Terör Örgütleri Listesi’ne girdi, IŞİD daha o listeye alınmadı. Buradaki kavga Doğu Akdeniz Havzası’ndaki yer altı zenginliği olan karbon ve hidrokarbon yataklarını kimin çıkaracağının ve oradaki hakimiyetinin nasıl olacağı kavgasıdır.ABD, bir zamanlar düşman olduğu İran ile, Irak konusunda ve IŞİD’e saldırılar için iş birliği yapmaya hazırlanıyor. Bu arada, Suriye’deki Esad yönetimiyle el altından görüşüyor. Kendinize ait bir dış politikanız yoksa, bir taraftan öteki tarafa savrulup durursunuz.

Şimdilerde Türkiye düşmanları, akbabalar gibi başımıza üşüşmüş bulunuyor. 

Ve en son olarak bir başka kriz Filistin, İsrail Gazzeyi bombalıyor,kınıyoruz.Türkmenler katlediliyor seyrediyoruz.Kınama ve tepki gösterme ile olmuyor,İcraat gerekiyor

Türkiyenin dış politikada bazı yaptırımlara gitmesi gerek;
İsrail için yapılması gereken ne ise yapılmalı
Irak içinde yapılması gereken ne ise yapılmalı



Erkan MACİT
Yurt Partisi Güngören
İlçe Başkanı